Powered By Blogger

5 Aralık 2011 Pazartesi

KEŞAN-SELANİK TURU BEŞİNCİ GÜN GÜN

Bu gün 09 kasım 2011 Allah kısmet ederse bu akşam  Selanık'te olacağız .Sabah uyandığımızda(07:00) ilk işimiz  gene hemen hava durumunu kontrol etmek oldu. Bu gün yine  güneşli ve tam bisiklete binilecek bir hava bizi bekliyor.Kahvaltımızı yapıp çadır ve malzemelerimizi toplamamız  saat 10:00 buldu.Arkadaşlar biraz ehli keyifler 



               Atakan sabah uyandığında çadırının kapısından etraafı ve havayı kontrol ediyor
Akşamleyin Hüseyin burda kamp kurmamız için çok israr etti ,çünkü biraz yukarda bir baraj mevcuttu ve yağmur yağarsa bu dere yatağının  tehlike arz edeceğini düşünüyordu.,ama kendisini yağmur yağmıyacağına ikna etmemiz üzerine kaderine razı oldu .
                 Kavaltımızı yaptıktan  sonra yola çıkmak üzere kampı tolamaya başladık

                                   Nihayet saat 10:10 geçe pedal basmaya başladık
               Fotoğraflarda görüldüğü gibi çok güzel  bir yolda yolumuza devam ediyoruz,



                                         Yolun hemen sağ tarafından otoban geçiyor

  Hemen solumuzda deniz veya göl var manzara çok güzel yol ,inişli çıkışlı (buği buği)ve asfalt ,bu gün tek dezavantajımız rüzgara karşı pedal basmamız.
 Bu gün bir kere Hüseyin'in lastiği patladı ve ayrıca Ataka'nın iki kere arka tekereğinin telleri koptu .Bisikleti çok yüklü ve kendiside biraz kilolu olunca altındaki bisikletin canı çıkıyor.Onlar bu sorunlarla uğraşırken bana " abi sen devam et biz sana yetişiriz" dediler  ve bende yavaş yavaş ve keyifli bir şekilde Selanik istikametinde pedal bastım.Beni  Selanik'e 10 km kala yakaladılar
  Selanike varmadan 8-9 km kadar önce saat 16:00 civarında mola verip birşeyler atıştırdık ve istirahat ettik

Artık ,önümüzdeki tepeyi aşınca Selanik'e ulaşacagız ama Hüseyin bu tepeyi aşmadan kamp için uygun bir yer bulup ,sabah erkenden Selanik'e girmeyi  ve otel parasından tasarruf etmeyi teklif edince ,bu marketin önünde durup akşam  yiyecek ihtiyaçlarımızı hemde diğer gereksinmelerimizi karşılıyoruz.

                                      
                                        Sıra ile bir birimizi bekliyoruz .


İhtiyaçlarımızı karşılayıp ,yolumuza kısa bir süre devam ederek,  hemen tepeye varmadan gün batımı ile birlikte otobanın kenarında  gözden uzak bir yerde kamp kurmaya uyğun bir yer bulduk.Burda kamp kurup , Hüseyi'nin ve Ataka'nın  hazırladıkları  yiyecekleri güzel bir yunan şarabı eşliğinde yiyip ve tatlı bir sohbetten  sonra  istirahate çekildik.

27 Kasım 2011 Pazar

KEŞAN-SELANİK TURU DÖRDÜNCÜ GÜN

  8 kasım sabahı kalktığımızda bu gün havanın parçalı bulutlu olduğunu gördük önce kahvaltımızı yapıp sonra çadırlarımızı topladık ve kamping görevlilerinin binasının önünden geçerek ana yola çıktık.Bizim geceleyin kampta kaldığımızın kimse farkında değildi ,böylece adam başı 9 euro dan kurtulmuş olduk.

        Kavala'yı arkamızda bırakıp Selanik istikametinde yola devam ediyoruz.
 Hüseyin ve Atakan yol üsütündeki bir markete alış-veriş yapmak üzere girdiklerinde  onlar bana nasıl olsa yetişir düşüncesi ile yola devam ettim .Bir kavşka geldiğimde Selanik tebalasını gördüğümden işaret istikametinde yola devam ettim ama yokuşun sonunda yine bir kavşak vardı ve değişik 2 istikametten Selanik'e gidiliyordu.Bu yüzden onları beklemeye karar verdim,yarım saat geçmesine rağmen gelmediler,o esanada aşağıda fotoğrafı olan yunanlı bisikletçiye arkadaşlarımı beklediğimi ama gelmediklerini söylediğimde bana sahilden başka bir yol daha tarif etti.O yol yazlık bir kasaba içinden geçiyordu ,o yüzden yanıldım ve onları o kavşakta beklemedim .Yunanlı bisikletçiyle geri dönerek yazlık kasaba içinden geçen yolu takiben pedal basmaya başladım ve yolda gördüğüm bir kaça kişiye onları sordum ,yola bu istikametten devam ettiklerini duyunca içim rahatladı. Tam 60 km onlara yetişeceğim diye durmadan pedalladım.Onlarda bana yetişmek için son hızla pedal basmışlar.

Yol fotoğraflarda  görüldüğü gibi deniz kenarını takip ediyor ,çok güzel asfalt ve inişli çıkışlı

                                  Bu arada yolda durup birkaç Fotoğraf çektim .

 Yola devam ederken Kanada'lı bir çifti görüp hemen onları durdum ve Hüseyin'le, Atakan'ı sordum yarım saat kadar önce gördüklerini söylediler.Kendileri bisiklet gezgini . Avrupa 'da bir çok ülkeyi gezmişler şimdi Türkiye'ye gidiyorlarmış .Bir aya sonra sahil yolunu takip ederek Antalya'da olacaklarını söylediler.Çok cana yakın insanlardı.
 Selanik istikametinde yola devam edip bir müddet sonra Arkadaşlarımı beni beklerken yakalıyorum .Beni görünce çok seviniyorlar" Atakan seni kabettiğimiz düşünüyorduk ,ama oğuz abi başının çaresinen bakar "diye düşündük diyor Hüseyin'de ne kadar çok üzüldüğünü ve beni görünce de çok sevindiğini  söyledi.Orda hazırladıkları yiyeceklerden  bir şeyler atıştırdıktan sonra yola devem ediyoruz  ,ama biraz sonra lastiğim patladı bir diken girmiş .Atakan hemen lastği tamir etti.
 Çok güzel bir yazlık kasabanın kasabanın içinden (Agios Georgios)geçiyoruz ,ama mevsim bittigi için bom boş



Kasabanın hemen dışındaki süper marketten alış veriş yapıp biraz ilerde bir dere yatağı üzerinde uygun bir kamp yeri buluyoruz ,Hüseyin İtiraz ediyor " gece yağmur yağar ve yukarıdaki baraj taşarsa boğuluyoruz " diyor ama karanlık bastığından oda kaderine razı olup çadırını kuruyor.Akşam yemeklerimizi yedikten sonra güzel bir yunan şarabı eşliğinde  sohbet edip  sonra çadırlarımızda istirahate çekiliyoruz...

22 Kasım 2011 Salı

KEŞAN -SELANİK TURU 3 GÜN

07 KASIM Günü sabah saat 07:00 de uyandığımızda ve yine pırıldayan bir güneşle karşılaştık,Tura çıkmadan önce incelediğimiz  hava tahmini tutuyor,işallah bu yağışsız hava tur boyunca devam edecek .Kampımız   resimde görüldüğü gibi çok güzel ve yol üstünde bir yer .Kahvaltımızı etikten sonra saat 09:30 civarında yola çıktık.

 Hüseyin şahin malzemelerini topluyor sağ olsun biraz ehli keyif "bizi kovalayanmı var bırakın bu turun zevkini alalım" diyor haklıda ama Atakan biraz aceleciydi bir an evel yol alıp hava karamadan kamp yerini bulmaktan yana

                                Atakan  hareket etmeden önce bulaşıkları yıkıyor

Takip ettiğimiz rota çok güzel hemen hemen sahile yakın ve hafif inişli çıkışlı ve çok güzel asfalt

 Nihayet İskecedeyiz,Atakan elindeki navigasyon cihazı ile bizi şehrin merkezine getirdi.







 Şehir merkezinde açık bir havada cafede oturup frenc press kahvelerimizi yudumluyor ve burda olmanın keyfini çıkarıyoruz.


 Burda çok Türk var ,bu gençlerde Türk ve üniversitede okuyorlar,bize İskece  hakkında bilgi verip resimlerimizi çektiler


 Bunlarda Türk Çalgıcılar Bayram dolayısıyla bu alanda dolaşıp bizim havaları çalıyorlar,kendinizi Türkiye'de gibi hissedebilirsiniz.Yalnız bir Türk yanımıza yaklaşıp bizi ikaz etti "burda çok fanatik yunanlılar var ,dikkati çekiyorsunuz hatta bir yunan tv sizi çekiyor,muhtemelen yarın tv de çıkarsınız. Bunlar burayaTürkiye'den  gelen eski araba koleksiyoncularına  sataştılar ve olay çıkardılar" diye bizi ikaz ediyor.Bizde o anda değil ama daha sonra sehirden ayrılınca  Türk bayrağını çıkartık .
                                          Şehrin merkezinden çeşitli görüntüler


                                          Bu sokakları takip ederek şehirden ayrılıyoruz




                                       Kavala istikametinde yola devam ediyoruz


                         Yol hakikaten çok güzel ,insan zevkle bisiklet sürüyor ve etrafı seyrediyor.





               Saat 13:50 cıvarında öğle yemeği molası veriyoruz.bu tip yerle yol boyunca çoktu.



 Hüseyin ve Atakan yine yemekleri hazırlıyorlar ,çorba olmazsa olamazlarımızdan ama insanın içini ısıtıp enerji veriyor.


                                      Onlar pişiriyor ben yiyorum ,sağ olsunlar
                Hüseyin bulaşıklarını suda yıkarken elinden düşürdü ,su tavasını sürüklüyor oda takipte



                      Hüseyin tavasına kavuştu ve Atakanın yardımı ile kanaldan dışaırı çıkıyor
                                          Kavalaya akşam saat 16:10 da varıyoruz








       Fotoğrafta görülen süper marketten akşam için birşeyler alırken bende bisikletleri bekliyorum.


           Kavala'nın sahildeki meşhur caddelerinden biri buraya restoran ve cafeler  renk katıyor.
Akşam karanlığınla birlikte  Kavala çıkışında uluslar arası yaz ve kışın açık olan  kampinge geldik ama kapısında hiç kimse yoktu bizde içeri girip kendimize etrafı tamamen ağaçlarla kaplı ve suyu olan tuvaletlere yakın bir yerde çadırlarımızı kurduk. Akşam yemeğini yedikten sonra onlar şaraplarını yudumlayıp sohbet ederken , bende çadırımda istirahate çekildim.